1136 sayılı Avukatlık Kanunu’nun 163. maddesi uyarınca avukatlık sözleşmesi serbestçe düzenlenir. Avukatlık sözleşmesinin yazılı yapılması zorunlu değildir. Sözlü olarak da avukatlık sözleşmesi yapılabilir. Geçerli bir avukatlık sözleşmesinden bahsedebilmek için sözleşmede hukuki yardımın ve avukatlık ücretinin açık bir şekilde belirtilmesi gerekmektedir. Avukatlık ücretinin ise bir meblağı veyahut değeri içermesi gerekmektedir.
Sonucu garanti etme anlamı taşıyan avukatlık sözleşmeleri geçersizdir. ”Davanın kazanılması halinde mahkemece hükmedilecek paranın %15’i avukatlık ücreti olarak ödenecektir.” şeklindeki sözleşmeler geçersiz iken ”Davanın kazanılması halinde mahkemece hükmedilecek paranın %15’i avukatlık ücreti olarak ödenecektir. Davanın kaybedilmesi halinde ise avukatlık ücreti 10.000,00 TL olarak ödenecektir.” şeklindeki ücrete ilişkin hükümler geçerlidir. Bu durumlarda davanın kaybedilmesi hali için de avukatlık ücreti belirlenmelidir. Aksi halde avukatlık ücret sözleşmesinin geçersizliği gündeme gelecektir.
Dava konusu para dışındaki mal veya haklardan bir kısmı avukatlık ücreti için avukata hasredilemez. (Av K. m.164/3) Bu neviden anlaşmalar geçersizdir.
Kamulaştırma Kanunu’nun 31. maddesinde kamulaştırma bedel tespit davaları için kamulaştırma bedeli üzerinden yüzdesel olarak avukatlık ücreti kararlaştırmak yasaktır. Kamulaştırma Kanunu ”Yasak işler ve eylemler” başlığı altında 31/1-e hükmünde kamulaştırma bedelinin tamamının veya bir kısmının avukat veya dava vekili veya onlar adına hareket edenlere ait olacağının kararlaştırılmasının yasak olduğu açıkça belirtilmiştir. Bu hüküm nedeniyle kamulaştırma bedel tespit davalarında avukat ile iş sahibi arasında kamulaştırma bedeli üzerinden yapılan ücret sözleşmeleri geçersizdir. Bu hallerde avukatın ve diğer ilgililerin cezai sorumluluğu da bulunmaktadır.
Avukat ile iş sahibi arasında yapılan görüşme protokolünde yer alan avukatlık ücreti ile ilgili hükümler ücret uyuşmazlıklarında avukatlık ücret sözleşmesi olarak değerlendirilmektedir.
3. kişi yararına avukatlık sözleşmesi yapılabilir. Uygulamada ceza soruşturma veya kovuşturma sürecinin takibi için yapılan avukatlık sözleşmelerinde sıkça rastlanılmaktadır.
Avukatlık ücreti ne zaman muaccel hale gelir?
Avukatlık ücreti aksine bir sözleşme yoksa işin bitmesi ile muaccel hale gelir. Avukat ile iş sahibi arasında kurulan sözleşmede avukatlık ücretinin muacceliyet durumu düzenlenmişse sözleşmede yer alan hükümler uygulanır. Avukatlık ücretinin muaccel olması ücretin istenebilir hale gelmesi açısından önem arz etmektedir.
Avukatlık ücret sözleşmesinin geçersizliği halinde avukatlık ücreti nasıl belirlenir?
1136 sayılı Avukatlık Kanunu’nun 164/4 hükmü mucibince avukatlık sözleşmesinin veya avukatlık sözleşmesinin ücrete ilişkin hükümlerinin geçersiz olduğu durumlarda avukatlık ücreti, değeri para ile ölçülebilen dava ve işlerde asgari ücret tarifelerinin altında olmamak koşuluyla ücret itirazlarını incelemeye yetkili merci tarafından davanın kazanılan bölümü için avukatın emeğine göre ilâmın kesinleştiği tarihteki müddeabihin değerinin yüzde onu ile yüzde yirmisi arasındaki bir miktar avukatlık ücreti olarak belirlenir. Değeri para ile ölçülemeyen dava ve işlerde ise avukatlık asgari ücret tarifesi uygulanır.
Değeri para ile ölçülebilen dava ve işlerde avukatlık ücret uyuşmazlıklarında mahkemelerce %10 ile %20 arasındaki değerlendirmelerde avukatlık ücreti ekseriyetle %10 olarak belirlenmektedir.
Ortaklığın giderilmesi diğer adıyla izale-i şuyu davaları değeri para ile ölçülemeyen davalardandır. Söz konusu davaların takibi için avukat ile iş sahibi arasında kurulan avukatlık sözleşmelerinde ücretin yüzdesel olarak belirlendiği hallerde avukatlık sözleşmesinin yazılı yapılması ve sözleşmede yüzdesel olarak belirlenen ücretin açıkça belirtilmesi hak kayıplarının önüne geçmek için dikkate alınmalıdır.
Avukatın azledilmesi halinde vekalet ücreti
İş sahibi tarafından haksız bir şekilde azledilen avukat hukuki yardımından dolayı akdi ücret ve karşı yan vekalet ücretine hak kazanır. Bu durumda haksız azledilen avukat iş sahibinden avukatlık ücretinin tamamını talep edebilir.
Avukat, takip edip sonuçlanmış olduğu işler yönünden, azlin haklı olup olmadığına bakılmaksızın ücrete hak kazanır. Azil, ancak azil tarihi itibariyle henüz sonuçlanmamış işler bakımından hukuki sonuç doğurur. (Kurtoğlu, s. 178) Tüm bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; eldeki davada azlin haksız olduğu ve davacı avukatın akdi ve yasal tüm vekalet ücretini eski müvekkillerinden tahsil etme hakkına sahip olduğu açıktır. (Yargıtay HGK. 2017/634 E., 2021/59 K.)
İş sahibi, avukatın kusur veya ihmalinden dolayı haklı bir şekilde avukatı azletmişse avukat ücrete hak kazanamaz ve azil tarihinde kesinleşmiş işler dışında almış olduğu ücreti de iade etmek durumundadır. Azil işlemi noter kanalıyla, mahkeme dosyasına dilekçe vermek suretiyle veya avukat ile iş sahibinin aralarında azil sözleşmesi imzalaması ile gerçekleşebilmektedir.
Vekalet ilişkisinden istifa eden avukatın vekalet ücreti alacağı
Avukatın iş sahibi ile arasında kurulan vekalet ilişkisinden her zaman istifa etme hakkı bulunmaktadır. İstifanın haklı olması halinde ise avukat karşı yan ücreti de dahil olmak üzere avukatlık ücretinin tamamına hak kazanmaktadır. Haklı istifaya örnek olarak uygulamada sıkça rastlanılan avukatlık ücretinin iş sahibi tarafından ödenmemesi hali verilebilir. Avukatın muaccel hale gelmiş olan avukatlık ücretinin ödenmemesi halinde avukatın haklı nedenle istifa etme hakkı bulunmaktadır. Bu durumda haklı olarak istifa eden avukat, avukatlık ücretinin tamamını iş sahibinden talep edebilir. Ancak muaccel hale gelmemiş avukatlık ücretinin ödenmemesi nedeniyle avukatın istifa etmesi haklı istifa kapsamında değerlendirilmemektedir. Bu nedenle istifa eden avukat, avukatlık ücretine hak kazanamaz ve ödenen ücreti de iade etmek durumunda kalabilir. Hatta bu durumda iş sahibi haklı olarak avukatı azledebilir.
Avukatlık sözleşmesinde azil ve istifayı zorlaştıran şartlar geçersizdir. Taraflarca azil veya istifa halinde cezai şart içeren avukatlık sözleşmesi hükümleri geçersizdir.
İş sahibi ile avukat arasındaki vekalet ilişkisi doğrultusunda takip edilen alacak davasında bedel artırımı veya ıslahtan önce azil veya istifa halinde avukatlık ücreti azil veya istifanın gerçekleştiği tarihteki müddeabih üzerinden belirlenecektir. Bu durum uygulamada avukatlar için problem yaratmaktadır. Bunu engellemek için avukatlık sözleşmelerinde avukatlık ücretini belirlerken koruyucu hükümlere yer vermek önem teşkil etmektedir.
Sulh halinde vekalet ücreti alacağı
Tarafların, avukatı devre dışı bırakarak sulh olması halinde karşı yan vekalet ücreti için müşterek müteselsilen sorumlulukları oluşmaktadır. Ancak avukat sulh halinde akdi vekalet ücretini karşı taraftan isteyemeyiz.
Bu durumda vekalet ücreti sulh olunan miktar üzerinden hesaplanacağı için sulh olunan miktarın belirli olması önem kazanmaktadır. Yargıtay 13. Hukuk Dairesi’nin yerleşmiş uygulamalarına göre sulh olunan miktar belli değilse; mahkemece,
- gerçek sulh olunan miktar araştırılarak bulunacak miktar,
- sulh olunan miktar tespit edilemezse vekil ile vekil eden arasında varsa yazılı sözleşme hükümleri gereğince,
- sözleşme yok ise Avukatlık Kanunu’nun 164/4. maddesi gereğince harcı ödenen dava değeri üzerinden
vekalet ücreti hesaplanmalıdır. Sulh olunan miktarın ispatı ise avukata aittir. Avukatlık Kanunu’nun 165. maddesi gereğince davanın sulh ile sonuçlanması halinde her iki taraf karşı yan avukatlık ücretinin ödenmesinden müteselsilen sorumludur. Söz konusu sorumluluk akdi vekalet ücreti için geçerli değildir. (Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu Esas Numarası: 2017/6, Karar Numarası: 2018/9)
Avukatlık sözleşmesine konu vekalet ücreti alacağı görevli mahkeme hangisidir?
Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’unda tüketici işlemi; mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi olarak nitelendirilmiştir. Vekalet sözleşmesi, tüketici işlemi olarak değerlendirilmiştir. Keza Yargıtay uygulamalarında da avukatlık sözleşmesinin temelinde vekalet ilişkisinin bulunduğu kabul edilmiştir. Bu nedenle avukatlık sözleşmesinden kaynaklanan ücret uyuşmazlıklarında görevli mahkeme tüketici mahkemesidir. Ancak Yargıtay 13. Hukuk Dairesi bazı kararlarında; 6502 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 3. maddesi gereğince tüketicinin ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi ifade etmekte olduğunu, ticari işleri nedeniyle davacı avukata vekalet veren iş sahibinin 6502 sayılı yasada tanımlanan tüketici vasfını taşımadığını bu nedenle söz konusu uyuşmazlıkta tüketici mahkemesinin görevli olmadığını, diğer yandan avukatlık sözleşmesinde yer alan tarafların her ikisinin de tacir olmadığını bu durumda ticaret mahkemesinin de görevli olmadığını belirtmiş olup söz konusu avukatlık sözleşmesinden kaynaklanan ücret uyuşmazlığında asliye hukuk mahkemesinin görevli olduğunu kabul etmiştir. (Yargıtay 13. Hukuk Dairesi 2016/18967 E., 2018/2772 K. – 2015/21563 E., 2015/21868 K.)
Yargıtay 13. Hukuk Dairesi’nin anılan kararlarında belirtildiği üzere avukatlık sözleşmesine konu vekalet ücreti alacağı görevli mahkeme avukatlık sözleşmesine konu hukuki yardımın niteliğine göre değişkenlik arz etmektedir. Bu durumda iş sahibinin ticari veya mesleki faaliyeti çerçevesinde bir işi avukat tarafından takip ediliyorsa ücret uyuşmazlığında görevli mahkeme asliye hukuk mahkemesi iken iş sahibinin ticari veya mesleki faaliyeti çerçevesinde olmayan bir işi takip ediliyorsa tüketici mahkemesi görevlidir. Avukatlık sözleşmesinde avukat tarafından ifa edilen hukuki yardımın konusu boşanma davasının takip edilmesi ise ücret uyuşmazlığında tüketici mahkemesi görevliyken, sözleşme konusu hukuki yardım ticaret mahkemesinde açılan bir davanın takip edilmesi ise bu halde asliye hukuk mahkemesi görevli olacaktır. İş hukukundan kaynaklanan işçilik alacağının tahsili amacıyla sunulan hukuki yardımda da avukatlık sözleşmesinden kaynaklanan ücret uyuşmazlığında görevli mahkeme asliye hukuk mahkemesi olacaktır. Bu yönde Yargıtay kararları bulunmaktadır.
Tüketici Hakem Heyetleri Yönetmeliğinin madde 6/2’ye göre tarafların 9/6/1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’ndaki hakları saklı kalmak kaydıyla belirli parasal değerin altında bulunan uyuşmazlıklarda tüketici hakem heyetine başvuru yapmak zorunludur. Söz konusu yönetmeliğin ilgili maddesinde İcra ve İflas Kanunu hükümleri saklı tutulmuştur. Bu durumda avukatlık sözleşmesinden kaynaklanan ücret uyuşmazlıklarında tüketici mahkemesinin görevli olduğu hallerde hakem heyetine başvurmadan İcra ve İflas Kanunu hükümlerince uyuşmazlık konusu ücretin tahsili için icra takibi başlatılabilecektir. İcra takibine itiraz edilmesi halinde ise tüketici mahkemesinde itirazın iptali davası yoluna başvurulabilecektir.