Açık senet imzalamak diye tabir edilen imzalı boş senet vermek taraflar açısından hukuki ve cezai sorumluluğu beraberinde getirebilmektedir. İmzalı boş senedin sonradan doldurulması halinde ise hem cezai hem de hukuki açıdan ayrı ayrı değerlendirme yapılması gerekmektedir.
Ceza davası açısından ispatı
İmzalı boş senedin sonradan doldurulması halinde söz konusu senedin taraflar arasındaki anlaşmaya aykırı bir şekilde doldurulup doldurulmadığı önem teşkil etmektedir. Eğer imzalı boş senet, taraflar arasındaki anlaşmaya aykırı bir şekilde doldurulmuş ise açığa imzanın kötüye kullanılması suçu (TCK m. 209) oluşacaktır. Ancak ceza yargılamasında imzalı boş senedin anlaşmaya aykırı bir şekilde sonradan doldurulmasının şüpheye yer bırakmayacak şekilde kanıtlanması gerekmektedir. Bu nedenle imzalı boş senedin sonradan doldurulduğu iddiası ceza yargılamasında sadece tanıkla ispat edilemez. İmzalı boş senedin sonradan doldurulması halinde bu iddianın yazılı delil ile ispat edilmesi gerekmektedir. Bu konuya ilişkin Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2016/1347 E., 2018/634 K. sayılı kararı:
Sanığın, boş ve imzalı olarak katılandan aldığı kâğıdı, aralarındaki anlaşmaya aykırı olarak 1.700.000 TL bedelli senet hâline getirerek katılan aleyhine icra takibi başlattığının iddia edildiği olayda; ceza yargılamasında hakimin delilleri serbestçe takdir edeceği açıklanmış ve ispat vasıtaları yönünden bir sınırlama getirilmemiş ise de, hukuki bir ilişkinin sonucu olup, aynı zamanda cezai sorumluluğu da gerektiren işlemlerde hukuk mahkemelerinde aranılan ispat şeklinin ceza mahkemelerinde de aranması gerektiği, ceza mahkemelerinden verilen mahkûmiyet hükümlerinin hukuk mahkemelerini de bağlayacağı, açığa imzanın kötüye kullanılması suçunun işlendiğinin tanıkla ispatı kabul olunduğu takdirde katılanın ceza ilamına dayanarak 1.700.000 TL bedelindeki senedin anlaşmaya aykırı olarak düzenlendiğini herhangi bir yazılı delile ihtiyaç olmadan ispat edebileceği, bunun da miktar itibarıyla tanıkla ispat edilemeyecek bir iddianın suç tarihinde yürürlükte bulunan 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na aykırı olarak tanıkla ispatı sonucunu doğuracağı, dosyada mevcut bilirkişi raporlarındaki tespitlerin suça konu senedin katılan ile sanık arasındaki anlaşmaya aykırı olarak doldurulup doldurulmadığına yönelik olmadığı ve dolayısıyla katılanın hukuka uygun olarak sadece tanık deliline dayandığı anlaşıldığından, katılanın senedin anlaşmaya aykırı olarak düzenlendiği yönündeki yazılı bir delile dayanmayan iddiasının kabul edilmesinin ve sanığın mahkûmiyetine karar verilmesinin usul ve kanuna aykırı olduğu kabul edilmelidir.
Bu itibarla, senedin açığa imzanın kötüye kullanılması suretiyle düzenlendiği hususunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu hükümleri uyarınca ispatlanamadığı ve elde edilen delillerin sanığın hükümlülüğüne yeter nitelik ve derecede bulunmadığı anlaşıldığından, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itirazının kabulüne karar verilmelidir.
Hukuk davası açısından ispatı
İmzalı boş senedin sonradan doldurulması halinde bu iddiada bulunan kişi menfi tespit davası açarak söz konusu senette belirtildiği gibi borcunun bulunmadığının tespitini talep edebilir. Ancak 6102 Sayılı TTK’nın 680. maddesi gereğince açık senet imzalamak hukuken mümkündür. Bu nedenle genel mahkemede açılacak davada imzalı boş senedin sonradan doldurulduğu yazılı delille ispat edilebilir. Konuya ilişkin Yargıtay 13. Hukuk Dairesi 2016/28448 E., 2019/8367 K. sayılı kararı:
Somut olayda davacı tarafından takibe dayanak kılınan belge, davalının aleyhine delil teşkil edecek irade beyanını içermekte olup, davalı da senetteki imzanın kendisine ait olduğunu yargılama sırasında ikrar etmiştir. Davalının senette tahrifat iddiası da yoktur. Şu halde senedin, kenarları gayrimuntazam kesilmiş bir kağıt parçası olmasının veya üzerindeki yazıların ve imzaların farklı farklı kalemlerle yazılmış olmasının HMK m.205 vd. maddelerine göre ispat gücünü etkileyen bir yanı bulunmamaktadır. Davalı, imzasını boş kağıda attığını üstünün sonradan davacı tarafından anlaşmaya aykırı olarak doldurulduğunu iddia etmektedir. Senet için imza kurucu bir unsur olsa da imzanın senet metninden önce atılması mümkündür. İspat yükü iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkartan tarafa ait olduğuna göre bu hususu davalının ispat etmesi gerekir (HMK m.190/1). Ancak böyle bir iddia ile senedin hüküm ve kuvveti azalacağından Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 201. maddesi çerçevesinde bu iddia sadece kesin delille ispat edilebilir.