Resmi evrakta sahtecilik suçu, Türk Ceza Kanunu’nun 204. maddesinde düzenlenen ve kamu güvenliğini zedeleyen ciddi bir suç türüdür. Bu suç, bir resmi belgeyi sahte olarak düzenlemek, mevcut bir resmi belgeyi değiştirmek veya sahte bir resmi belgeyi kullanmak suretiyle işlenir.
Bu suçun temel hali için iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası öngörülmüştür. Eğer suç kamu görevlisi tarafından işlenirse, ceza üç yıldan sekiz yıla kadar hapis cezası verilir. Ayrıca, sahtecilik yapılan belgenin “sahteliği sabit oluncaya kadar geçerli” bir belge olması durumunda, verilecek ceza yarı oranında artırılır. Resmi belgede sahteceilik suçu şikayete tabi bir suç değildir. Bu nedenle şikayetten vazgeçilmesi halinde bile, savcılık soruşturmayı sürdürebilir ve ceza davası açılabilir. Yazımızda resmi evrakta sahtecilik suçu hakkında bilgilere yer verilmiştir.
Resmi Evrakta Sahtecilik Suçu Tck
Resmi Belge Nedir?
Resmi belge, hukuki işlemlerin güvenilir bir şekilde yürütülmesini sağlamak amacıyla kamu görevlileri tarafından düzenlenen ve belirli usul ve şekil şartlarına uygun olan belgedir. Resmi belgeyi diğer belgelerden ayıran temel özellikler şunlardır:
1. Kamu Görevlisi Tarafından Düzenlenmesi
Resmi belge, kamu görevlisi tarafından düzenlenir. Kamu görevlisi kavramı, TCK’nın 6/1-c maddesinde tanımlanmış olup, bazı özel yasalar gereği de kamu görevlisi sayılabilecek kişiler bulunmaktadır.
2. Görev Gereği Düzenlenmesi
Belgenin resmi belge sayılması için, kamu görevlisinin bu belgeyi görev ve yetki alanı dahilinde düzenlemiş olması gerekir. Göreviyle ilgisiz olarak düzenlenen belgeler, resmi belge niteliğinde değildir.
3. Usul ve Şekil Şartlarına Uygunluk
Resmi belgelerin bazı usul ve şekil şartlarına uygun olması gerekebilir. Örneğin, resmi vasiyetnamenin belirli şekil şartlarına uygun olarak düzenlenmesi zorunludur. Bu şartlara uyulmadığında belge, resmi belge sayılmaz.
İspat Gücü ve Özel Durumlar
Resmi belgeler, ispat gücü bakımından ikiye ayrılır:
– Sahteliği sabit oluncaya kadar geçerli belge: Yüksek ispat gücüne sahiptir ve sahte olmadığı kanıtlanana kadar geçerlidir.
– Aksi sabit olana kadar geçerli belge: Aksi ispatlanana kadar geçerlidir.
TCK’nın 204/3. maddesi, yüksek ispat gücüne sahip belgeler için cezaların artırılmasını öngörmüştür. Ayrıca bazı özel belgeler de kanun gereği resmi belge düzeyinde koruma altına alınmıştır.
TCK 204 hükmü resmi belgede sahtecilik suçunu ve cezasını düzenlemektedir.
Madde 204: Bir resmi belgeyi sahte olarak düzenleyen, gerçek bir resmi belgeyi başkalarını aldatacak şekilde değiştiren veya sahte resmi belgeyi kullanan kişi, iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
Evrakta sahtecilik suçu, seçimlik hareketli olarak düzenlenmiştir. Seçimlik hareketlerden herhangi birinin yapılmasıyla örneğin belgenin düzenlenmesiyle suç meydana gelmiş, tamamlanmış olur. Bu seçimlik hareketler şunlardır:
- Bir resmi belgeyi sahte olarak düzenlemek.
- Gerçek bir resmi belgeyi başkalarını aldatacak şekilde değiştirmek.
- Sahte resmi belgeyi kullanmak.
Resmi Evrakta Sahtecilik Suçu Cezası
Resmi belgede sahtecilik suçu, Türk Ceza Kanunu’nun 204. maddesi kapsamında düzenlenmiş olup, kamu güvenini koruma amacı taşır. Bu suçun işlenmesi, hem bireylerin resmi belgelere olan güvenini sarsar hem de kamusal düzeni bozar. Kanun, bu suçu işleyen kişiler ve kamu görevlileri için farklı cezalar öngörmüştür.
Suçun Temel Hali ve Cezası
Resmi belgede sahtecilik suçunun temel hali, herkes tarafından işlenebilir. Suçun temel hali, şu eylemleri kapsar:
– Bir resmi belgeyi sahte olarak düzenlemek
– Gerçek bir resmi belgeyi başkalarını aldatacak şekilde değiştirmek
– Sahte resmi belgeyi kullanmak
Bu suçları işleyen kişiler, iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Bu ceza, sahtecilik fiilinin kamu güvenine verdiği zararı ve toplumda yarattığı güven kaybını gidermeye yöneliktir.
Kamu Görevlileri İçin Cezalar
Görevi gereği resmi belge düzenlemeye yetkili olan kamu görevlileri tarafından işlenen sahtecilik suçları, daha ağır cezalara hükmedilir. Kamu görevlileri için öngörülen cezalar şu şekildedir:
– Görevi gereği düzenlemeye yetkili olduğu resmi bir belgeyi sahte olarak düzenlemek
– Gerçek bir belgeyi başkalarını aldatacak şekilde değiştirmek
– Gerçeğe aykırı olarak belge düzenlemek
– Sahte resmi belgeyi kullanmak
Bu fiilleri işleyen kamu görevlileri, üç yıldan sekiz yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Kamu görevlilerine yönelik cezaların daha ağır olması, kamu hizmetlerine olan güvenin korunması ve kamu görevlilerinin yetkilerini kötüye kullanmalarının önlenmesi amacı taşır.
Cezayı Artıran Haller
Resmi belgenin, kanun hükmü gereği sahteliği sabit oluncaya kadar geçerli olan belge niteliğinde olması durumunda, verilecek ceza yarı oranında artırılır. Bu hüküm, sahte belgenin kullanımının daha geniş kitleleri etkileyebileceği ve daha ciddi sonuçlar doğurabileceği durumlarda, caydırıcılığı artırmayı hedefler. Bu tür belgeler, sahteliği ispatlanana kadar geçerli sayıldığından, onların sahte olarak düzenlenmesi veya değiştirilmesi durumunda ortaya çıkacak zararlar daha büyük olabilir.
Resmi Evrakta Sahtecilik Suçunda Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması ve Cezanın Ertelenmesi
Resmi belgede sahtecilik suçunda, hükmün açıklanmasının geri bırakılması (Hagb) ve cezanın ertelenmesi mümkündür.
Resmi Evrakta Sahtecilik Suçunun Unsurları
Resmi evrakta sahtecilik suçu, Türk Ceza Kanunu’nda (TCK) düzenlenen ve kamu güvenini hedef alan önemli bir suçtur. Bu suç, resmi belgelerin doğruluğuna duyulan güveni sarsmakta ve hukuki işlemlerin sağlıklı yürütülmesini tehlikeye atmaktadır. Resmi evrakta sahtecilik suçunun unsurları, maddi ve manevi unsurlar olmak üzere iki ana başlık altında incelenir.
Maddi Unsurlar
Fail:
Resmi evrakta sahtecilik suçunun faili, suçun temel hali olan TCK’nın 204. maddesinin birinci fıkrasına göre herkes olabilir. Ancak, suçun ikinci fıkrasında belirtilen nitelikli hali gerçekleştiren failin, belgeyi düzenlemekle yetkili ve görevli bir kamu görevlisi olması gerekmektedir.
Mağdur:
Bu suçun mağduru, resmi belgenin doğruluğuna güvenerek işlem yapan herkestir. Resmi belgelerin gerçekliğine güvenen ve bu güvenle hareket eden kişiler, bu suçun mağduru olabilir.
Suçun Konusu:
Resmi evrakta sahtecilik suçunun konusu, resmi belgelere ve kamu görevlilerine duyulan güvendir. Bu güvenin zedelenmesi durumunda suç oluşur. Suçun konusunu oluşturan belgeler, kamu kurumları tarafından düzenlenen ve kamu güvenine dayanan belgeler olmalıdır.
Suçun Seçimlik Hareketleri:
Resmi evrakta sahtecilik suçu, çeşitli şekillerde işlenebilir. Bu seçimlik hareketler şunlardır:
– Bir Resmi Belgeyi Sahte Olarak Düzenlemek: Mevcut olmayan bir resmi belgenin sahte olarak üretilmesi durumudur. Bu hareketle, sanki gerçekmiş gibi sahte bir belge oluşturulur.
– Gerçek Bir Resmi Belgeyi Başkalarını Aldatacak Şekilde Değiştirmek: Gerçek bir belge üzerinde, başkalarını aldatacak şekilde yapılan değişikliklerdir. Bu durumda, belgenin gerçekliğine duyulan güven zedelenir.
– Sahte Resmi Belgeyi Kullanmak: Sahte olarak üretilmiş veya değiştirilmiş bir resmi belgenin kullanılmasıdır. Bu fiil, belgenin sahte olduğunu bilerek ve isteyerek yapılır.
Manevi Unsur
Resmi evrakta sahtecilik suçu, kasten işlenebilen bir suçtur. Fail, sahtecilik yaptığı belgenin resmi olduğunu ve bu eyleminin zarar doğurabileceğini bilerek hareket eder. Resmi evrakta sahtecilik suçu, taksirle işlenemez. Suçun işlenmesi sırasında failin, belgede sahtecilik yaparak bir zararın doğmasına neden olacağını öngörmesi yeterlidir; özel kast aranmaz.
Hukuka Aykırılık Unsuru
Resmi evrakta sahtecilik suçunda hukuka uygunluk nedenleri sınırlı olarak geçerlidir. TCK’nın 25. maddesinde düzenlenen meşru savunma ve zorunluluk hali ile 26. maddesinde düzenlenen ilgilinin rızası, bu suçun hukuka aykırılığını ortadan kaldırabilir. Ancak, belgede sahtekarlık kastı bulunan failin, mağdurun rızasıyla hareket ettiğini iddia etmesi, suçun hukuka uygun hale gelmesini sağlamaz. Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun kararlarına göre, mağdurun rızası hukuka uygunluk nedeni sayılmasa da, failin kastını etkileyebilir.
Evrakta Sahtecilik Suçu Zamanaşımı Süresi
Resmi evrakta sahtecilik suçunun temel hali için dava zamanaşımı süresi, TCK’nın 66. maddesinin 1/e bendi kapsamında sekiz yıl olarak öngörülmüştür. Bu süre, suçun işlenmesinden itibaren başlar ve bu süre içinde dava açılmazsa kamu davası düşer. Ancak zamanaşımını kesen bir durum meydana gelirse, zamanaşımı süresi yarı oranında uzayarak on iki yıla çıkacaktır.
Resmi evrakta sahtecilik suçunun nitelikli halleri söz konusu olduğunda ise dava zamanaşımı süresi uzar. TCK’nın 66. maddesinin 3. fıkrasına göre, nitelikli hallerde dava zamanaşımı süresi on beş yıl olarak belirlenmiştir. Nitelikli hallerde de aynı şekilde zamanaşımını kesen haller varsa, süre yarı oranında uzar. Bu süre dolduğunda, kamu davası açılamaz ve açılmış olan dava düşer.
Bu nedenle, resmi evrakta sahtecilik suçu ile ilgili olarak dava zamanaşımı süresi, suçun temel veya nitelikli haline göre değişiklik göstermekte olup, sekiz yıl veya on beş yıl olarak uygulanmaktadır. Bu sürelerin sonunda dava açılmaması durumunda kamu davası düşer ve herhangi bir cezai işlem uygulanmaz.
Evrakta Sahtecilik Suçu Yargıtay Kararları
Kambiyo senetlerinde yapılan sahteciliğin resmi belgede yapılmış sayılabilmesi için, ilgili kambiyo senedinin Türk Ticaret Kanununda öngörülen bütün unsurlarını taşıması gerekir.
Yargıtay 21.CD 16.03.2016 tarihli 2015/ 6973E-2016 / 2468K sayılı kararında;
“Sanıkların fikir ve eylem birliği içerisinde suça konu çeki kullanarak mal almak amacıyla müşteki …’la irtibata geçtikleri, ancak çeki kullanamadıkları olayda; Yargıtay İBK’nın 14.12.1992 tarih ve 1/5 ve Ceza Genel Kurulu’nun 24.03.1998 gün ve 51/106 sayılı kararlarında açıklandığı üzere kambiyo senetlerinde yapılan sahteciliğin resmi belgede yapılmış sayılabilmesi için, ilgili kambiyo senedinin Türk Ticaret Kanununda öngörülen bütün unsurlarını taşıması gerekir. Aksi takdirde yasal unsurları taşımayan bir kambiyo senedinde sahtecilik yapılması halinde fiil, belgenin hukuki bir değer taşıması şartıyla özel belgede sahtecilik suçunu oluşturabilecektir. Suç tarihinde yürürlükte bulunan Türk Ticaret Kanunun 692. maddesi uyarınca çekte keşide yerinin yazılı bulunması zorunludur. Suça konu çek aslının incelenmesinde, açıkça düzenleme yeri belirtilmemiş, keşidecinin ismi yanında da herhangi bir adres gösterilmemiştir. Bu itibarla, suça konu çekin kambiyo senedi vasfı taşımadığı fakat tamam olan kısmı itibarıyla özel belge niteliğini taşıdığı, bununla birlikte sözkonusu özel belgenin kullanılmamış olması nedeniyle özel belgede sahtecilik suçunun unsurları itibarıyla oluşmadığı cihetle, sanıkların beraati yerine yazılı şekilde resmi belgede sahtecilik suçundan mahkumiyetlerine hükmolunması”
Emre veya hamile yazılı kambiyo senedi, emtiayı temsil eden belge, hisse senedi, tahvil veya vasiyetname resmi belge hükmünde kabul edilir.
“Türk Ceza Kanunun 210/1. maddesinde sayılan ve resmi belge hükmünde kabul edilen, emre veya hamile yazılı kambiyo senedi, emtiayı temsil eden belge, hisse senedi, tahvil veya vasiyetnamede yapılan sahteciliklerin aynı yasanın 204/1. maddesi uyarınca cezalandırılabilmesi için, bu tür belgelerin özel yasalarında sayılan tüm unsurları taşımaları gerekir. Bu belgelerin kullanıp kullanılmaması suçun unsurlarının oluşmasına etkili değildir. Bununla birlikte, özel yasalarında sayılan unsurlarından birinin eksik olması halinde, anılan belgeler özel belge sayılır ve TCK’nun 207/1. maddesine göre yaptırım uygulanabilmesi için “belgenin kullanılması” şarttır.
Kamu görevlisinin resmi evrakta sahteciliği suçunda yetkili merciden soruşturma izni alınmalıdır
Yargıtay 5. Ceza Dairesi, E. 2022/3209 K. 2024/839 T. 25.01.2024:”Kamu görevlisi olan sanığın görevi sırasında sahte belgeler düzenlediğinin iddia edilmesi karşısında, 4483 … Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkında Kanun hükümleri uyarınca yetkili merciden soruşturma izni alındıktan sonra kamu davası açılması gerektiği, dosyada izin alındığına ilişkin bilgi ve belge bulunmadığı gözetilip durma kararı verilerek, hasıl olacak sonuca göre bir hüküm kurulması yerine, bu hususun yargılama şartı olduğu gözetilmeden genel hükümlere göre açılan davaya devamla yazılı şekilde karar verilmesi,”
Sahte belgenin iğfal kabiliyetinin olup olmadığı incelenmelidir
Yargıtay 5. Ceza Dairesi, E. 2022/3209 K. 2024/839 T. 25.01.2024:”hangi belgelerin sahte olarak düzenlendiğinin denetime olanak verecek şekilde karar yerinde tartışılıp değerlendirilmesi, ayrıca aldatma yeteneğinin bulunup bulunmadığının belirlenmesinin … ait olduğu nazara alınarak, sanığın sarf senetlerine ilişkin üzerine atılı suçu aşamalarda istikrarlı olarak inkar etmesi karşısında, sahtecilik isnadına konu bilançolar ve sarf senetlerinin asıllarının denetime olanak verecek şekilde dosya arasına getirtilmesi, duruşmada incelenip özelliklerinin duruşma tutanağına yazılması ile iğfal kabiliyetinin bulunup bulunmadığının belirlenmesi, gerekirse bu hususta bilirkişi raporu alınarak sonucuna göre sanığın hukuki durumunun takdir ve tayini gerektiği halde, belge asılları denetime olanak verecek şekilde dosya arasına getirtilip iğfal kabiliyetlerinin bulunup bulunmadığı incelenmeden, hangi belgelerin sahte olarak kabul edildiği karar yerinde tartışılıp değerlendirilmeden, eksik inceleme ile gerekçeden yoksun olarak sahtecilik suçundan sanığın mahkumiyetine hükmolunması,”
Gerekli inceleme ve araştırma yapılmaksızın verilen takipsizlik kararı yerinde görülmemiştir.
Yargıtay 11.CD 26.02.2024 tarihli 2023-2415E-2024-2156K sayılı kararında;
“…kendisinin … AVM genel müdürü olarak görev yaptığı dönemde, burada bulunan hukuk bürosunda avukat katibi olarak çalışan …’ın, çeşitli icra müdürlükleri ve asliye hukuk mahkemelerinde görülen davalarında harç, masraf, keşif, bilirkişi vb. gerekçelerle ve bazen de ücretlerin yanlış yere yatırıldığını söyleyerek para talep ettiğini, paraların bir kısmını elden, bir kısmını da banka yoluyla bu kişiye gönderdiğini, …’ın kendisine Adalet Bakanlığı tarafından düzenlenmiş görünen 14.05.2019 tarihli yazı ile Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesinin sahte ilamını verdiğini, avukat olarak bahsettiği Serhat Tütüncü ile çalıştığını beyan ederek bu kişi ile kendisini görüştürdüğünü, bununla beraber; meslektaşının kızı ile ilişkisi bulunduğunu ileri sürüp şantaj yaparak para aldığını, 2018-2021 yılları arasında 2.000.000 TL’den fazla ödeme yaptığını iddia etmesi üzerine, Erzurum Cumhuriyet Başsavcılığınca 2021/2166 İhbar Dosya No sırasına kaydedilen evrakla ilgili olarak, yalnızca …’a müzekkere yazıldığı ve 5271 sayılı Kanun’un, 158 inci maddesinin altıncı fıkrasında yer alan \”…şikâyet edilen kişiye şüpheli sıfatı verilemez…\” hükmüne rağmen …’ın talimat yoluyla şüpheli olarak ifadesinin alındığı, …’ı alınan ifadesinde suçlamayı kabul etmeyerek; şikâyetçinin kendisine borcu olduğunu, whatsapp konuşmalarının kendisi tarafından yapılmadığını, bahse konu numarayı kullanmadığını, konuşmaların hayal ürünü olduğunu söylediği, akabinde resmi belgede sahtecilik ve şantaj iddialarına ilişkin herhangi bir soruşturma yapılmadan, dolandırıcılık suçu yönünden ise suçun yasal unsurlarının oluşmadığından bahisle soruşturmaya yer olmadığına dair karar verilmiş ise de; şikâyet konusu fiilin suç oluşturmadığının herhangi bir araştırma yapılmasını gerektirmeksizin açıkça anlaşılamadığı, ayrıca şikâyetin soyut ve genel nitelikte de olmadığı gözetilerek, icra takip ve hukuk mahkemeleri dosyalarının getirtilerek incelenmesi, dosyaya sunulan USB ve whatsapp yazışmalarının incelenerek şikâyete konu kişi tarafından yapılıp yapılmadığının tespit edilmesi, suç tarihleri arasındaki tüm banka hesap hareketleri incelenerek savunma doğrultusunda araştırma yapılması, Adalet Bakanlığı ve Bölge Adliye Mahkemesi evraklarının sahte olup olmadığı araştırılarak varsa asıllarının temin edilmesi, dilekçede bahsedilen avukatın bulunup bulunmadığının belirlenmesi gerektiğinden, Erzurum Cumhuriyet Başsavcılığının 23.09.2022 tarihli ve 2021/2166 İhbar, 2022/1545 Karar sayılı soruşturmaya yer olmadığına dair kararına karşı yapılan itiraz üzerine, Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından soruşturma işlemlerine başlanması maksadıyla itirazın kabulüne karar verilmesi yerine itirazın reddine karar verilmesi Kanun’a aykırı olup kanun yararına bozma talebi yerinde görülmüştür.”
Düzenleme yeri belli olmayan sahte evrakın kullanıldığı yer suç yeridir. Yetkili Mahkeme de kullanıldığı yer Mahkemesidir.
İstanbul BAM 14.03.2017 tarihli 13. CD 2017-583E- 2017-586K sayılı kararında;
sanığın üzerine atılı iddianın resmi evrakta sahtecilik iddiası olup, düzenleme yeri belli olmaması halinde evrakın kullanılma yerinin suç yeri olacağı, iddiaya göre suça konu belgenin Silivri Noterliğine onaylatılmak suretiyle oluşturulması karşısında suç yerinin belgenin oluşturulma yeri olduğu anlaşılmakla yerinde görülmeyen Silivri 5. Asliye Ceza Mahkemesinin 16/02/207 gün ve 2016/321E. 2016/76 K. sayılı YETKİSİZLİK kararının KALDIRILMASINA
Resmi Evrakta Sahtecilik Cezası Paraya Çevrilir Mi
Kasten işlenen suçlarda, bir yıl veya daha az süreli hapis cezaları, adli para cezasına çevrilebilir. Taksirle işlenen suçlarda ise ceza miktarına bakılmaksızın, verilen tüm hapis cezaları adli para cezasına çevrilebilir. Evrakta sahtecilik suçu yalnızca kasten işlenen suçlardan olduğu ve cezanın alt sınırı 2 yıl hapis cezasını gerektirdiği için verilecek ceza adli para cezasına çevrilmez.
Resmi Evrakta Sahtecilik Suçu Şikayete Tabi Mi
Resmi evrakta sahtecilik suçunun soruşturma ve kovuşturması mağdurun şikayetine bağlı değildir. Yani savcılık suçun işlendiğini
Resmi Belgede Sahtecilik Yetkili Ve Görevli Mahkeme
Resmi belgede sahtecilik suçunda yetkili mahkeme, suçun işlendiği yer mahkemesidir. Resmi Belgede sahtecilik suçunun TCK’nın 204’üncü maddesinin 1’inci fıkrasında düzenlenen temel şeklinde görevli mahkeme Asliye Ceza Mahkemesidir.
TCK’nın 204’üncü maddesinin 2’nci fıkrasında düzenlenen kamu görevlisi tarafından suç konusu eylemin gerçekleştirildiği durumdaysa görevli mahkeme Ağır Ceza Mahkemesidir.